SİNEM KOBAL: HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR’I OKURKEN, BİR HAYAL KURDUM…
Oyuncu Sinem Kobal, Her Şey seninle Başlar’ı okurken aklından geçen bir düşünceyi anlattı:
Hayatımda “ne olacak?” diye sorduğum garip dönemlerim vardır. Oyunculuğa başladığımda korku filmine gitmiştim. İzlerken o filmde oynadığımı hayal etmiştim. Bir yıl sonra Türkiye’de ilk korku filmi çekildi ve bana teklif geldi.
Mümin Sekman’ın Her Şey Seninle Başlar kitabını okuduğumda, bir gün benim öykümün de onun kitaplarından birinde olduğunu hayal etmiştim, şimdi bu da gerçek oluyor. (Sinem Kobal’ Her Şey Seninle Başlar’ın çocuk versiyonunda fotoğraflarıyla yer aldı)
Başarı, bir insanın kendi içine dönüp yapmak istediği şey doğrultusunda kapasitesinin en iyisine yönelmesidir. Benim için şu anki başarım bu seneki başarımdır çünkü tüm dünya değişiyor; her şey değişiyor. Ben de değişiyorum, etrafım da değişiyor. İnsanlar, başarılar, hedefler değişiyor. Değişime de ayak uydurmak gerekiyor.
İç sesiniz ve insanların tepkileriyle başarınızı ölçebilirsiniz.
Başarımı insanların verdiği tepkilerle, aldığım yeni işlerle, gelen projelerle ölçüyorum. Dadı döneminde yardımcı sunuculuğa başladım. Sonra prime time projesi geldi. O zaman ilerlediğime inanıyorum. Mutlu olduğum işi sürdürüyorum ama bir mutsuzluğum ve tedirginliğim varsa hemen oradan uzaklaşıyorum. İç sesimi dinliyorum. İçgüdülerime güveniyorum.
Başarı için düşünmek yetmez, eyleme de geçin!
Her şeyi bilebilirsin, her şeyi öğrenebilirsin ama bir şey yapmıyorsan, eyleme geçmiyorsan, bunu bir şeye dökmüyorsan bunu bir anlamı yok. Oyunculuğa başladığımda ailem çok tedirgindi. Başarılı bir okul grafiğim vardı. Ben ne yaptım? İstediğim için yolumu değiştirdim. Fen lisesinden mezun olup mühendislik okuyor olsaydım aynı zamanda bu işi yapmam imkânsızdı. İstediğim şeye tamamen ters bir şekilde kendimi yönlendirmiş olacaktım.
Bırakın hayat bildiği gibi gelsin!
İnsanların ne istediklerini ne kadar erken netleştirirlerse stratejisi daha başarılı oluyor. Strateji yapmayı tercih ediyorum ama strateji yaparken “hayat bildiği gibi gelmeli” düşüncesine de çok inanıyorum. Yani hayatın insana getireceği gerçekten çok güzel şeyler olabilir. Buna fırsat vermek lazım. Ama herkes için aynı strateji geçerli değildir.
Üre ve ayakta kal!
Doğanın bize bir mesajı net bence. Tüm insanların yapması gereken şey tektir: üre ve ayakta kal. Üremek için iyi dostluklara, iyi arkadaşlıklara ihtiyacın var. Fiziken ayakta kalmak için spor yapmaya ihtiyacın var, ruhen ayakta kalmak için dinlenmeye ihtiyacın var, maddi olarak ayakta kalmak için de işini iyi yapmaya ihtiyacın var.
İşe aşırı yoğunlaşıp, insanlığını kaybedip acımasız olmamak gerek!
İşe yoğunlaştığında özel hayatın, arkadaş çevren, normal hayatın yoksa acımasız olunuyor. Merhamet duygun azalıyor. Aile merhametli olmayı, iş hayatı disiplinli olmayı öğretiyor. O yüzden paraya, şöhrete fazla güvenmemek lazım. Bir yerde şunu okumuştum: “Bu yaşıma kadar kariyer ve para için çalıştım; şu anda Türkiye’nin en önemli ilk 3’ü arasındayım; ama şu anda da sağlığımı geri kazanmak için kazandığım parayı harcıyorum.” Ben hayatı kaçırmak istemiyorum.
İnsan algılarını geliştirdikçe, çevresinde onunla bir şeyler paylaşabileceği insan sayısı azalıyor.
Başarın büyürken yalnız kalmamak gerçekten çok önemli. İnsan kapasitesini ve algılarını açtıkça paylaşacağı insanlar azalıyor. Bizim işte çalıştıkça gelişiyorsun. Çok yorulduğunu hissettiğin an geri çekilmeyi bilmek gerekir.
Büyük kararlar vermeden önce içine çekil!
Ani kararlar vermem. Duygularının çok yoğun olduğu zamanlarda karar vermek hep zordur. Önce kendi içime çekilir, konuyu beynimde çeviririm. bazı noktalar vardır ki kaçırmaman gerekir.
Spor yaparak iç disiplinini geliştir.
Çok nadirdir fevri davrandığım durumlar. İç disiplinim yüksektir. Bunda ailemin ve balenin büyük önemi var. Bale disiplin gerektiren bir alan. 8 sene boyunca bu disiplinle yaşıyorsun. Bu durum ister istemez hayatta belli bir sorumluluk ve bir disiplin yaratıyor.
Çevrende sana enerji veren insanlar bulundur.
Her şey strateji değil ama hayat çok enerji sarf etmemiz gereken bir yer. Bu yüzden enerjin bittiğinde sana enerji veren insanlarla olman lazım. Enerjim bittiğinde bu işi yaptığımda ne kadar mutlu olduğumu düşünüp onun üstünden yola çıkarak devam ediyorum.
Şöhret değil, başarıyı öncelikle iste. Adil oynamayanlardan uzak dur.
Bu işte rekabet tabi ki var. Ama sen sadece şöhreti hedef olarak önüne koyarsan o zaman tökezlersin. Ama hedef olarak karşına başarıya koyduğunda başarı sana ister istemez şöhreti de getiriyor, ekstra ne istiyorsan onları da getiriyor. Doğru olan birilerini ezerek bir yerlere gelmen değil kendi yolunu açmaktır. Rekabet sınırlarını aşanlar oldu. Ama kendimi hep geri çektim. Onlarla mücadele etmek yerine onların arasından çıkıp kendi yoluma bakıyorum
Başarılı olduğun kadar adil de ol. Kimsenin hakkını yeme ve kimseye hakkını yedirme.
Küçük yaştan itibaren iki şeye tahammül edemem; Haksızlık ve yalan. Haksızlığın başkasına ya da bana yapılması fark etmez. Bu tür durumlarda çok sinirlenirim ama kabuğuma çekilip düşünüp öyle hareket ederim. Mutlaka o haksızlığın karşılığını veririm.
Yaptığın işi bitir. Bitmemiş işte, neyi yanlış ya da doğru yaptığını göremezsin.
Yaptığın işi iyi ya da kötü tamamlamalısın. Yarım bırakmamalısın çünkü bir şey bir yerde kötüyken sonradan çok iyiye gidebilir. Çok iyiyken çok kötüye de gidebilir ama bir şeyi tamamladıktan sonra tam sonucunu görürsün. Tamamlamadığında aklında birçok soru işareti kalır.
Önemli olan hiç hata yapmamak değil, aynı hatayı tekrarlamamaktır.
Zaman zaman tökezlediğim olmuştur. İnsanın önüne her zaman bir taş çıkabilir. O taşa basıp düşebilirsin de, o taşı basamak olarak kullanıp bir üste de çıkabilirsin. Ben her zaman takılıp düşmek yerine o taşın üstüne çıkmaya çalıştım. O taşı basamağa çevirdim. Hepimiz başarılı olmayı isteriz ama kimi zaman başarılı, kimi zaman başarısız olabiliriz. Benim için önemli olan yaptığım hatayı bir kere daha yapmamaktır.
Kariyerim için fedakarlık yap ama kendinden ödün vermeden.
Mesleğimi çok seviyorum ve hayatta hiçbir şey fedakârlık yapmadan olmuyor. Ama bu fedakârlık kendimden ödün vermek anlamına gelmemeli. Kendimden ödün vermediğim sürece sevdiğim şey uğrunda fedakârlık yaparım. Yaptığım fedakârlığın karşılığını er ya da geç alacağıma inanırım. Hiçbir şey altın tepside gelmiyor. Gelse bile anında elinden gidiyor.
Başarı egonu büyütmesin, kendini insanlardan üstün görme.
Aslında kimseden bir farkım yok. Herkes gibiyim. İnsanların beni sevmesinin ve sempatik bulmasının sebebi olarak ben bunu görüyorum. Çünkü gerçekten onlar gibiyim. Benim arkadaşlarım değişmediğimi söylüyorlar. Çünkü insan psikolojisinde şöyle bir şey var: hep bir şey vardır, ulaşılmaza kimse gitmez. Mütevazı olmalı.
Gerçekte kim olduğunu şaşırdığında, dön çocukluğuna bak.
Köşeye sıkıştığımda dönüp çocukluğuma bakarım. Çünkü en dürüst ve en saf ve en gerçek karakterin senin çocukluk karakterindir. Çocukluğumdan biliyorum; Ben iyi niyetli bir kızım, inatçı bir kızım, o zaman bile annem bana istemediğim çorabı giydiremezmiş. Kendi istediğini yapmak isteyen bir kızım. Kendi arkadaşlarını seçen bir kızım. Aslında şu andaki karakter özelliklerimin hepsini çocukluğumda görebiliyorum. Kendimi fabrika ayarlarıma çevirmek istediğimde hemen çocukluğuma dönüyorum.
Her şey insanın kendinde başlar. Başarınızın kaynağı sizsiniz.
Aslında başarıyı da başarısızlığı da çok ciddiye almamak lazım. Kendini ciddiye almak önemli. Çünkü başarısızlığın da başarının da sebebi kişinin kendisidir. Her şey kendinle başlar.