HATAYLI GÖNÜL HAYALİNDEKİ FABRİKAYI KURMAYI NASIL BAŞARDI?

Hatay’da yaşayan bir eczacıydı. Çocukken sık sık kitap okur, kahramanlık hayalleri kurardı.

Belki kahraman olamadı ama hayallerini gerçekleştirip organik zeytinyağı üretim tesisi kurdu. Anadolu’da iş kadını olan, sıfır sermayeyle yola çıkıp hayal ettiği tesisi kurmuş bir kadının hikayesi….

Dünya Bankası tarafından “başarı hikayesi” olarak sunulan Gönül Uğurlu hayalini gerçekleştirme hikayesini  anlattı:

Çocukken dünyayı kurtarmayı istiyordum.  Gerçekten, çocuksu hayaller içinde kahraman olmak istiyordum. İnsanlara faydalı bir kahraman olmak istiyordum. Bir şey bulayım ve herkesin hayatını değiştirsin, herkese faydalı olsun, ben de onu bulan olarak kahraman olayım istiyordum.

Okulda derece alanları herkesin önüne çıkarıp ödüller veriyorlar diye, hep birinci oluyordum. Kitap okumayı çok seviyordum. Tenefüsste bile kütüphanedeydim. Hatta hiç unutmam, lisedeyken “Kütüphaneden en çok yararlanan öğrenci” ödülü vermişlerdi. Einstein’in kitaplarını, garip garip fizik teorileri okurdum… Çok normal biri değildim yani 🙂

Üniversitede eczacılık okudum.  Üniversitedeyken de Çınaraltında kitap okumakla, sahaflarla kitap incelemekle geçti.  Okulu 4 yılda bitirdim. Eczane açtım ama eczanecilikte kendimi bulamadım. Dört duvar arasında geçen bir hayat. Hiçbir yaratıcı tarafı yok. Sıkıldım.

Arayışlar başladı tabi. Bir gün gazetede bir haber gördüm. “Tekel ürünlerinin satış ve dağıtım işleri özelleşecek. Devlet bu işten elini çekecek.  İl bazında dağıtım ihaleleri açılacak. Bu işi yapacak şirketler böyle belirlenecek.” Yazıyordu.

Bu ihaleye girmeye karar verdim. Hayatımda ilk kez ihaleye giriyorum. Beni ihaleye almıyorlar, bu çocuğun burada işi ne diye. Herkes 50 yaşlarında ben daha 23-24 yaşlarımdayım. Bana tuhaf tuhaf bakıyorlardı.

Dersime iyice çalıştım. İhale koşullarını iyice öğrendim. Hazırlık yaptım. İhale günü geldi. Artırma başladı. Kar marjı üzerinden yapılıyor indirim. Onlar indiriyor. Ben indiriyorum. İhaleye katılanların kendi aralarında kabul ettikleri kar marjının da altına indim. Sonunda ihale bende kaldı. Kadın olmasaydım, kesin döverlerdi beni. Öyle ters ters bakıyorlardı ki.

10 yıl boyunca distribütor bayi olarak, tekelden aldığım ürünleri, tekel bayilerine sattım. Tekelin kendisi özelleştirilince satış grafiğinin düşmeye başladığını gördüm. Hemen yeni bir prozisyon almaya karara verdim.

Bu arada okuyor, araştırıyor. Seminerlere katılıyorum. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum. 2000li yılların girerken, bir gün Mümin Sekman’ın “aktif düşünme teknikleri” seminerine katıldım. Eğitimden sonra kitaplarını okumaya başladım. Kendi kendime dedim ki, “bu adamın kafası çalışıyor. Onun fikirlerinden daha fazla yararlanabilirim.”

O zaman bu kadar ünlü değildi, ama ben onda bir cevher olduğunu o zaman görmüştüm. Önünün çok açık olduğunu düşünüyordum.  Onunla diyalogumu geliştirdim.

Nihayetinde onu bana bireysel kariyer planlaması yapmaya ikna ettim. O eğitim 6 saatlik, birebir danışmanlık şeklindeydi. 2 şer saatten 3 seans görüştük. Hayatımı ilk defa o zaman sistematik planlama yapmayı öğrendim. Şimdi ancak starların alabildiği o birebir danışmanlık eğitimini alan ikinci kişiydim ben. Benden sonra birkaç kişi daha aldı, sonra Mümin bey birebir kariyer planlama danışmanlığını bıraktı. Yazıya ağırlık verdi.  Bence çok yararlıydı, tekrar başlatsa süper olur.

Bu danışmanlık sürecinde hangi alanda başarılı olmak istediğime, başarımı nasıl ölçeceğime net bir şekilde karar vermiş oldum. Başarılı olmak için iş hayatı kulvarını seçtim. Hayalimde bir üretim tesisi kurmak var.

Gene bir gazetede bir haber gördüm;  “Dünya bankası Türkiye’de hibe programları başlatıyor.” Gene hemen ilgili kurumları öğrendim. Tüm detaylarıyla yönetmeliklerini okudum. Kitap okumayı sevmenin bu konuda çok yararını gördüm. İnsanlar okumuyor, her şeyi konuşarak çözmeye çalışıyor.

Bu sefer de ilk defa dünya bankasıyla iş yapmaya çalışıyorum. Hatayda yaşayan biri için çok karmaşık görünebilecek bir prosedür. Dersime yine de iyi çalıştım. Baktım ki, olay beni aşıyor. İhale norm ve kriterleri karmaşık. Bir arkadaşımın yardımıyla dosyayı hazırladık. O sene Hatay’dan o fondan faydalanmak için 31 proje başvurmuş, sadece üçü onay aldı. Biri de benimdi.

7 ay içinde projeyi uygulamayı tamamladık. Hayalim ve projem, organik sızma zeytinyağı üretim tesisiydi. 7 ay sonra üretime başladık. Hayal ettiğim fabrikayı kurmak için gereken paranın yarısını dünya bankası karşılamış oldu, diğer yarısını da ben koydum.

Bu tesisi kurmadan önce, sanayiciliği öğrenmek için, gelen bir teklifi değerlendirip,  1 yıl bir holdingde çalıştım. Gıda ile ilgili 13 tesisi olan bir holdingdi. Sırf işi öğrenmek için, bir yıl boyunca maaşlı çalıştım. Sırf amacım için, maaşlı çalışan biri olmayı kabul ettim.

Dünya bankasından aldığım %50 hibe ile bu tesisi kurduğumu gören bazı yatırımcılar, bana nasıl yaptığımı sormaya başladılar. Başlangıçta amatörce onlara bildiğimi anlattım. Bir gün Dünya Bankası yetkilileri tesisleri gezmeye geldi. Gelirken yanlarında çok sayıda yerel basın ve ajans temsilcilerini getirmişlerdi.

Gelenlerden  Anadolu Ajansı sonra gelip bir röportaj yaptı. Röportajı yayınlayınca, “bize de kredi nasıl alınır konusunda yardımcı olur musunuz” talepleri daha da arttı. Başka basın kuruluşları da röportaja geldi. Sonunda hibe fonların bulunması konusunda çok sayıda insan başvurmaya başladı. Baktım, bu iş başlı başına çalışma zamanı gerektiriyor, bu konuda uzman birkaç insanı da yanıma alarak bir şirket kurdum. Zeytinyağı işi mevsimlik 3 aylık bir iş, diğer ayları değerlendirmek için iyi bir şey oldu.

Şimdi bir yandan organik sızma zeytinyağı tesisini yönetiyorum, bir yandan da Anadolu’da kendi işini kurmak ve büyütmek isteyen girişimci ve yatırımcılara tüm dünyadan fonlar buluyorum. Bu konuda Ankara ve İstanbul’dan ortak çalıştığımız insanlar buldum, onlarla beraber çalışıyoruz. Hayali olan ama parası olmayan insanlara imkan sağlamak, işin maddi tarafı bir yana bana ayrı bir keyif veriyor.

Gönül Uğurlu’dan başarı taktikleri

  • Başarılı olmak çok zorlu bir yol ama perspektifin ne kadar geniş olursa, engelleri o kadar kolay aşabiliyorsan.  Ne kadar geniş görüyorsan, kendini ona göre konumlandırıyorsun.  Mesela dünyayı tanıdıkça, yerel başarı yetmiyor.  Dünyayı bilmesen Hatayın en büyüğü olunca, kendini dünyanın en büyüğü sanabilirsin.
  • Mümin Sekman’dan danışmanlık aldığımdan öğrendiğim en önemli şey şu olmuştu. Hedefe giderken tali yoldan gelen tekliflere hayır de. Mümin bey “insanları büyük yapan evetlerinden çok hayırlarıdır” derdi. Kendine bir hedef belirlemişsen, o hedefe doğru giderken, seni o yoldan çıkaracak bazı cazip teklifler gelecektir.  Ben ekonomik alanda başarılı olmak istiyordum.  Siyasi alandan gelen teklifleri düşünmeden reddettim. Süreç adımlarını doğru tanımlamaz, hayır diyemezsen, hep tekrar başa dönersin. Tabi zaman kaybetmiş olarak.
  • Bireysel danışmanlıkta önce benim ruhuma uygun bir hedef belirledik. Hedefe giderkenki süreç adımlarını tanımladık. Performans kriterlerini koyduk. Bunlar hedefe doğru ilerlediğini ölçüp kontrol edebileceğin gösterge sistemleri.  Bunları disiplinli bir şekilde uyguladım.
  • İşletme körlüğü denilen bir şey var. İnsanlar bir işi içindeyken yaptıklarını tam olarak değerlendiremiyorlar. Bu nedenle ikinci bir göze ihtiyaç var. Seni dıştan gören bir göz veya beyin. Bu kişi seninle aynı düzeyde veya daha fazla bilgi seviyesine sahip olmalı. Benim de “Beni eleştir müdürü” dediğim böyle bir denetmenim var. Denetmen dediğim, bir işkadını arkadaşım bana bunu yapıyor. Bizim ilişkimiz her başarılı kadının yanında, başarılı bir başka işkadını vardır örneği. Silikon vadisinde buna  “angel” diyorlar.
  • Başarı tek başına çıkılan bir yol olabilir ama hiçbir başarıya tek kişi halinde gidilmiyor. Ekip çalışması çok önemli. Ben yaptım değil, biz yaptık önemli. Çözüm ortaklıkları kurmak önemli.
  • Mümin Sekman kitaplarından öğrendiğim en önemli şeylerden biri  teknik bilmek oldu. Teknik oynamak lazım. Tenis oynarken teknik bilmiyorsan, sağdan sola koşup duruyorsun. Teknik biliyorsan, daha az koşup daha rahat topa vuruyorsun. Dünyaya ünlü gurular var. Bunlar  birçok teknik geliştirmişler. Pazarlamadan üretime. İşin başında bunları öğrenerek yola çıkmakta yarar var. Teknik bilenler maça birkaç sıfır önden başlıyor.
  • Gençken, çok sayıda hayali oluyor insanın. Olmayacak hayal peşinde enerjimizi bitiriyoruz. Önce hayalleri ayıklamak lazım. Hayallerimiz içinden gerçekleşebilir olan birini seçip, onun üzerine fokuslanmak lazım. Onu başardıktan sonra diğerlerine geçmek daha cesaretlendirici oluyor.